ÇENGELKÖY VE AKKAYA KARDEŞLER

ÇENGELKÖY VE AKKAYA KARDEŞLER

Tarih 20 Nisan 2019, 12:23 YazdırBu haberi yazdır

Çengelköy Kuleli Askeri Lisesinin komşusu Nuran Akkaya’nın konuğu olduk ve anlattıklarını dikkatle zevkle dinledik. Haydi kulağımızı şimdi hep beraber Nuran hanıma verelim.

ÇENGELKÖY VE AKKAYA KARDEŞLER

Çengelköy Muhtarı Can Cumurcu’dan telefonumu öğrenen Nuran Akkaya telefonda ben Metin Akkaya’nın kız kardeşiyim 70 yıl önce doğduğum evde benimle ve küçük kardeşim Hüseyin’le kahve içmeye gelir misin dediğinden birkaç gün sonrası Kuleliden geçiyordum.


Yanımda Can dostum Can Tütüncü de varken ve yürürken evlerinin karşı kaldırımından seslendim Nuran hanım ! ve cevap geldi buyurun kimsiniz ben kendimi Çengelköy Gazetesinden Yalçın Soysevinç olduğumu söyleyince içeriye harika manzaralı eve buyur edildik.


Çengelköy Kuleli Askeri Lisesinin komşusu Nuran Akkaya’nın konuğu olduk ve anlattıklarını dikkatle zevkle dinledik. Haydi kulağımızı şimdi hep beraber Nuran hanıma verelim.


Ben 1949 doğumluyum burada doğmuşum ağbim Nurettin Akkaya 1941 de diğer ağbim Çengelköy’ün kadın kuaförü Metin Akkaya  1946 da burada doğmuş diğer küçük kardeşimiz Hüseyin ise Paşabahçe de doğdu.

Babaannem Sinop da Kuvayi Milliye ye katılmış ve savaşa Mustafa Kemalin yanında katılmış çok güzel hatıraları olan bir kadındı. Tabancası tüfeği daha yakın zamana kadar duruyordu her nasılsa sahip çıkamadık kayboldu.


Çocukluğumuz çok zevkli geçerdi Kuleli den denize atlar karşı kıyıya yüzer Galatasaray adasında dinlenmek için çıkardık, orada kulüp sorumlusu Yavuz bizi karşılardı. Bazen Küçüksu’dan atlayıp Emirgan’a yüzerdik.  O akıntılarla girdaplarla başa çıkardık.

Ayhan Işık yıllarca komşuluğumuzu yaptı Sadri Alışık ise daha çok uzun süre komşumuzdu rahmetli babam Hasan akaya ile çok iyi dostluğu vardı beraber rakı içmeye muhabbet etmeye bayılırlardı, yaşlandıklarında camiye de beraber gitmeye başlamışlardı. Sadri Alışık uzun yıllar boğazın keyfini çıkardı.

Göksu deresinde de denize girer dere kenarında güneşlenenlere katılırdık. Küçüksu çayırı ve dereler tertemizdi.

 

1970 de eşimle beraber Almanya’ya gittim 37 yıl orada yaşadım çalıştım çocuklarımı büyüttüm Bayer Kimya fabrikasında iki elime de kimyasal madde bulaştı iki elimin iç kısımları cılk yara oldu hiçbir tedavi işe yaramadı. Erzurumda bir havuzda balıklar elimi düzeltti bunu Almanya da ki sağlık kurumlarına ilettim ve o havuz ve balıklar tedavi amaçlı listelere eklendi. Bu balık tedavisine Metin ağbimin eşi Sabiha ile beraber gidip 21 gün kalmıştık.   


Çengelköy İskelesine gemi yanaştığında kaptan köşküne çıkıp en tepeden hareket eden geminin yarattğı anafora atlamak en büyük zevklerimizden birisi idi. Gemici İsmail amca bizi kızılcık sopası ile kovalar belki başımıza bir iş gelmesin diye bize kızar özellikle bana kız halinle utanmıyormusun gemilerden atlamaya diye bağırırdı. Sadullah Paşa yalısının duvarlarının dibindeki kayalardan midye çıkarır afiyetle yerdik.

Bana çocukken kaz çobanı derlerdi neden mi bu ev 880 metrekare bahçemiz o zamanlar yol bu kadar geniş olmadığından daha bir büyüktü. Bahçede 20-25 civarında kazımız olurdu onlarla çoğunlıkla ben ilgilenirdim. Beraber denize girerdik bir akşam saydığımda birinin eksik  olduğunu fark ettim aradım taradım Postacı komşumuzun oğlunun kazımın birinin ayağını kırdığını öğrendim ve bunu ona fena ödettim kazlarımı çok severdim çocuğun dayak yemesi ve kafasının da yarılmasından dolayı babama şikayete geldiler babam bana kızarak şöyle demişti “iki oğlum var ama en çok senden çektim be kızım “


Babaannem Sinop’tan İstanbul’a geldiğinde buraya yerleşmiş. Annem ile babam ise Çanakkale de görevli ailelerin çocukları olarak orada tanışıp evlenmişler ve sonra yine Çengelköy e gelmişler.


1950 li yıllarda denizden topladığım  yengeçleri yol kenarına dizerdim,tekrar denize atardım. Nihal Arda komşumuz ve arkadaşımdı bana takılırdı yengeçlerle arkadaşlık yapıyorum diye. Yıllar sonra Beylerbeyi’nde  sahne alan Nihal i izlemeye gittiğimde masaya yengeç getirdiler çocukluğum geldi aklıma elimi sürmeden geri gönderdim. Arkadaşlarımı tabakta görünce çok fena olmuştum. Bir ara Ermeni kiracılarımız olmuştu onların kızı Margarit yengeçleri haşlamaya kalkışmıştı hepsini kurtarıp denize attığımı dün gibi hatırlıyorum.

Şu sıralar yakamoz restoranın olduğu yerde camiye bitişik bakkal Burhan ağbi vardı yazın tekne ile ona karpuz gelirdi ona karpuzları taşırken yardım eder elden ele atıp dizmesine yardımcı olurduk. Bir iki tane de denizin kenarına saklardık sakladığımız karpuzları hep beraber yerdik. Burhan ın oğlu savaş da bize katılır ekmeğimizi de ona aldırırdık.  


Doğduğumuz büyüdüğümüz evimiz asla bozulmayacak evimiz müze gibi korunacak. Bunu işaret dili ile ablasına söyleyen Hüseyin Akkaya idi. Hüseyin ve Metin bir gün balığa çıkarlar Hüseyin tuttukları kofanayı öpeyim derken balık dilini ısırmaz mı ?


Beylerbeyi sarayının bahçesinde duvar dibinde devasa bambular o yıllar balık tutanların hayalleini süslermiş. Kayıkla oraya giden Nuran hanım ve kardeşleri bambuları gizlice kesen sandala atar kaçarlarmış. O zamanlar bir tane bekçisi olan sarayın bambuları balıkçılara sıyıtmaç için olta takımı olmuş.



Nuran Akkaya çok sıcakkanlı bir İstanbul’lu anlattıklarının bazılarını 80 yaşında ki annem de anlatmıştı o 1939 Ankara doğumlu ama çocukluğu gençliği özellikle yazın yalılarda yazlık olarak tutulan yalılarda geçmiş. Çok duygulandım ne mutlu ki boğazın güzelliklerini yaşayanlar var anlatıyorlar bizde sizlere iletiyoruz.

Bahsi geçen Metin Akkaya ağbimiz de Çengelkö'ün sevilen kişilerinden birisiydi selamlaşmadan geçmez yakışıklı diye takılırdım kendisine. Ata sitesinden komşum da olan Metin ağbiyi kaybettiğimizde çok üzülmüştüm.   



Ben ve pek çok Çengelköy lü hala yazın Kuleli den denize zevkle giriyoruz eski tatları yaşamaya çalışıyoruz. Ne mutlu İstanbul’u Üsküdar’ı Çengelköy’ü sevenlere ?


eski çengelköy -çengelköy öyküleri- kuleli çengelköy 

Bu haber 2929 defa okunmuştur.
Facebook  Twitter  FriendFeed  Google  StubmleUpon  Digg  Netvibes  Reddit
DİĞER HABERLER