YADIMIZA DÜŞENLER MEHMET AKİF VE PİR SULTAN

YADIMIZA DÜŞENLER MEHMET AKİF VE PİR SULTAN

Tarih 25 Aralık 2016, 17:57 YazdırBu haberi yazdır

İBB Kültür Daire Başkanlığı Kültürel Etkinlikler Müdürlüğü’nün etkinlikleri içinde yer alan “Yâdımıza Düşenler” adlı seminerimi 23 Aralık 2016 Cuma Günü Saat yine Altunizade Kültür Merkezi’nde yapıldı.

YADIMIZA DÜŞENLER MEHMET AKİF VE PİR SULTAN 


İBB Kültür Daire Başkanlığı Kültürel Etkinlikler Müdürlüğü’nün etkinlikleri içinde yer alan “Yâdımıza Düşenler” adlı seminerimi 23 Aralık 2016 Cuma Günü Saat yine Altunizade Kültür Merkezi’nde yapıldı.

Düzenleyici Ahmet Özdemir’in ağzından dinleyelim “ Elbette ki içlerimiz buruktu. Şehitlerimize rahmetler diledik. 
Bu ay yâdımıza Mehmet Akif Ersoy ve Pir Sultan Abdal düştü. Mehmet Akif Ersoy’u 80. Vefat yıldönümü nedeniyle andım. Akif, aynı zamanda başta istiklal marşı olmak üzere, pek çok marşın, mehterin, şarkıların güftekârı? 
Program mozaiğinin ilk bölümünde Mehmet Akif Ersoy’un Çanakkale Destanı, Bülbül şiiri ve “Ezelden âşinânım ben, ezelden hem zebanımsın” şarkılarının hikâyesini anlattım. 


İkinci bölümün konusu Pir Sultan Abdal’dı. Deyişleri, nefesleri yüzyıllardır dillerden düşmeyen, yalnız “Alevî-Bektaşî edebiyatının değil, Türk halk edebiyatının da en büyük şairlerinden Pir Sultan’ı çeşitli yönleriyle, efsaneleriyle, geleneğiyle dile getirmeye çalıştım. 


Pîr Sultan halkın birikimi, belleği, ortak ruhu olmuştu. O’nun adına söylenen deyişler bir kolektif söylemin ürünleriydi. Pîr söylüyor, başka ozanlar söylüyor, halk söylüyor ve onun deyişleri, ona yakıştırılan deyişler; dilden dile çoğalıyor, dilden dile dolaşıyordu. Pîr Sultan, geleneğiyle günümüzde de yaşıyor, özünü bozmadan kendini yeniliyordu. 


Üzerinde durduğum hususlardan biri de, Karacaoğlan, Dadaloğlu, Köroğlu gibi Pîr Sultan’ın da halkın gönlünde beslendiği, geliştiği, bir gelenek olduğuydu. Çünkü halk, yok edilerek susturulmak istenen bu ozanını gönlünde diriltmiş, taşımış, günümüze kadar getirmişti.
Kilitlenen yağmurlu soğuk bir cuma trafiğine rağmen, dostlarım beni yalnız bırakmadı. Her zaman olduğu gibi Mustafa Tatlıtürk ve Ayten Ayna sesleri sazlarıyla benim anlatımımı bütünledi, katkılar verdi. Hem programa huzur veren katılımcı dostlarıma, vefalı sanatseverlere ve bu ay aramızda olamayan Mualla Tetik, Armağan Coşkun Elçi, Mehtap Demir’e, programda yer alan Mustafa Tatlıtürk ve Ayten Ayna’ya içten teşekkürlerimi sunuyorum. 


İki de sitemim var. Keşke Altunizade Kültür Merkezi’ne, sitemler yerine teşekkürlerimle veda etseydim. Bir Kültür Merkezi ki, üç yıl program yaptım, birinde bile bir yöneticisi ile karşılaşmadım. O gün orada bir etkinliğimin olacağı bir A4 kâğıdına dahi yazılıp panoya asılmadı. Marifet Üsküdar Belediyesi’nin etkinlikler bültenine adımızı yazmak değil, konuştuğumuz masaya bir bardak su koymak olmalı ki, programın ortasında izleyicilerden biri dışarı çıkıp konuşmacıya su arama zorunluluğunda kalmasın. Günlerce hazırlanarak yaptığımız sinevizyonları göstermek imkânı tanınsın ve konuşmacıya ya bilgisayardan ses ya mikrofon birini tercih et, dayatması yapılmasın. 


İkinci sitemim Sivaslı hemşerilerime, Sivaslılar, Âşık Veysel’e, Pir Sultan’a sahip olmakla övünür dururlar. Keşke, her programımı katılan ve ailemden bir parçası saydığım üç Sivas’ı kardeşimin dışında, beş on Sivaslı Pir Sultan’ı dinlemeye gelseydi. Aslında bu duruma alışkınız. Sitem etmeme gerek yok. Ama içimde kalmasın. Sivaslılık adına benden beklentisi olanlar bilsinler. 


2017 yılı programlarımız Altunizade Kültür Merkezinde yapılmayacak. Taksim Atatürk Kütüphanesi’nde devam edeceğim. 2017’nin ilk programı 25 Ocak Çarşamba günü, Kütahya ve Ege türkülerinin kaynak kişisi Hisarlı Ahmet’i ve Türk sanat müziğinin büyük bestekârı Şükrü Tunar’ anlatacağım. Hisarlı Ahmet’in oğlu TRT’nin emekli sanatçılarından Mustafa Hisarlı da bizimle birlikte olacak.

Bu haber 545 defa okunmuştur.
Facebook  Twitter  FriendFeed  Google  StubmleUpon  Digg  Netvibes  Reddit
DİĞER HABERLER