İnsanlık Dersi

Yalçın Soysevinç
Tarih 12 Haziran 2019, 10:17

İnsanlık Dersi

 

Alışveriş merkezinden ziyade mahalle esnafımızdan, büyük marketlerden ziyade dükkanlardan alışveriş yapmaya çalışan birisiyim.

Hele hele şehirler arası yollarda isem zeytinimi zeytinyağımı ve benzeri ürünleri köylülerden üreticilerden almaya çalışan birisiyim.

Şu aşağıda ki kıssalı kısa öykü her yerde dolaşıyor ama ben yazıma alıp kullanmak istedim, sizlerle paylaşmak istedim.

 

Ona ; 
-"Yumurtaları ne kadara satıyorsun?"
diye sordu."
Yaşlı adam cevap verdi, 
-"Tanesi 1 lira hanımefendi" deyince, 

-"5 liraya 8 yumurta alacağım, yoksa gideceğim. ' ' '
Yaşlı satıcı şöyle cevap verdi: 
-"Gel istediğin fiyata al. 


Belki de bu iyi bir başlangıç olur çünkü bugün tek bir yumurta bile satamadım"
Yumurtaları aldı ve kazandığını (!) hissederek çekip gitti.

Süslü arabasına bindi ve arkadaşıyla lüks bir restorana gitti. 
Orada, o ve arkadaşı, istedikleri her şeyi sipariş ettiler. 
Biraz yediler ve sipariş ettikleri birçok şeyi de yemeden bıraktılar. 
Sonra hesabı istedi.
Fatura ona 150 TL'ye mal oldu. 
200 TL verdi ve üstü kalsın dedi!

Mesele şu ki,
Neden her zaman muhtaç olanlardan satın aldığımız zaman güç bizde oluyor?

Ve neden biz ihtiyacı olmayan insanlara karşı cömert olduk?

Bir yerde okumuştum.

Babam, ihtiyacı olmasa bile yüksek fiyatlarla fakir insanlardan basit ürünler satın alırdı.
Bazen onlar için gereksiz şeyler alırdı fazladan para öderdi. 
Bu rol beni endişelendirdi ve ona,
-"Neden böyle yapıyorsun.?" diye sormuştum 
Babam şöyle cevap vermişti : 
-" Bu, insanların onurunu kırmadan, yapılan yardımdır.

YOĞURTÇU

Osmanlı’da havanın aşırı soğuk olduğu bir günde, ermiş bir zat dışarıyı seyrediyormuş. Yoğurtçunun sesini duyup, hanımına “kap getir yoğurt alayım” der. Hanım “yoğurt var. İhtiyacımız yok” deyince, Mübarek de “Bizim ihtiyacımız yok ama yoğurtçunun ihtiyacı var ki bu soğukta sokaktan üçüncü geçişi?” der?

**Hayatta; iyi insanlarla, , kuldan utanması olan insanlarla karşılaşmanız dileği ile.

İhtiyacı olan insanlardan alışveriş yaparken lütfen onun onurunu kırmayınız o insan dilenmiyor bir ürün satıp ekmek parasını kazanıyor bunu unutmayınız. Kibir en büyük günahlardan biridir.

Dar Kafalılık

 

1958 yılında ABD’de bir öğretmen dergisinde Alexander Calandra imzalı bir yazı yayınlanır:

Bir fizik hocası ile öğrencisi sınav sorusuna verilen cevap hakkında anlaşmazlığa düşerler ve tecrübeli öğretmen Calandra’nın hakemliğine başvururlar.

Soru şudur:
“Bir binanın yüksekliğini bir barometrenin yardımı ile nasıl bulursunuz?”

Öğrenci de bu soruya cevaben “Barometreye bir ip bağlar, binanın çatısından aşağı sarkıtır ve barometrenin yere değdiği noktada ipi ölçerim” yazar.

Tabii ki öğretmenin beklediği yanıt bu olmasa da binanın yüksekliğinin bu yöntemle ölçülebilirliği de ortadadır.

Calandra tartışmayı uzatmamak için öğrenciden hemen o anda bu soruyu başka bir yanıt ile cevaplamasını ister.

Öğrenci bu kez:
“Ama bir tek yanıt yok ki, pek çok yöntem var” diye cevap verir.

Calandra “Peki” der. “Düşünebildiğin kadar yanıt ver o zaman. Ama mümkünse cevapların en az birinden fizik çalışmış olduğunu anlayalım.

Öğrencinin ilk cevabı şöyle olur:

“Barometreyi çatıdan aşağı bırakırsınız ve bir kronometre ile kaç salisede yere çarptığını hesaplayıp x=0.5*a*t^^2 formülü ile yüksekliği bulursunuz.”

Beklenen cevap bu olmasa da cevap fizik bilgisi içermektedir.

Öğrenci cevaplarını sıralamayı sürdürür:

“Güneşli bir günde barometreyi dik tutup gölgesini ölçersiniz ve sonra da binanın gölgesini ölçüp orantıyı barometrenin yüksekliği ile çarparsınız”

Bu cevap da doğrudur

Öğrencinin üçüncü cevabı da şu olur:

“Merdivenleri çıkarken duvar boyunca barometrenin yüksekliğini defalarca işaretleyerek çıkar ve işaret sayısı ile barometrenin yüksekliğini çarparsınız”

Bu da doğrudur elbette ama dördüncü cevap öğretmenlerin küçük dillerini yutmalarına neden olur; çünkü yanıttan öğrencinin fiziği çok iyi bildiği anlaşılmaktadır.

“Küçük bir ipe bağladığınız barometreyi önce yerde sonra da çatıda sallar ipin uzunluğu ve sallanma periyodları arasındaki farklarla Newton’un g katsayısını hesaplar iki g katsayısı arasındaki farktan binanın yüksekliğini hesaplayabileceğiniz oranı bulursunuz”

Söylenecek bir şey kalmamıştır, öğrencinin sınıfı geçtiği açıktır.

Öğrenci yarattığı etki ile gülümser ve der ki:

“Ama bence yapılacak en doğru şey kapıcıya gidip barometreyi hediye edip karşılığında binanın yüksekliğini söylemesini istemekten ibarettir.”

Hep beraber gülmeye başladılar.

Calandra hayranlıkla sorar öğrenciye:

“Peki, öğretmeninin senden beklediği cevabı da biliyor musun?”

Öğrenci alaylı bakışlarla cevap verir:

“Evet, çatıda ve yerde hava basıncını ölçerek aradaki farktan hesaplamamız gerekiyor yazmamı bekliyordu”

Calandra merakla şu soruyu sorar:

“Peki madem istenilen cevabı biliyordun, neden yazmadın? “

Öğrenci omuzlarını silkerek şöyle der:

“Çünkü dar kafalılıktan bıktım!”

***
Yaşamı tek bilinmeyenli bir denklem gibi ele almak, altı boş, kulağa hoş sloganlarla konuşup, zamana göre kendini geliştirmeyen, saplantı slogan hükümlere göre yaşamak ve mevzi alıp dayatmaya çalışmak kolaycılığı hiç kimseyi ve de toplumları bir yere götürmez.

Yaşamda soruların pek çoğunun tek bir cevabı yoktur.

 

 

 

Sağlıcakla kalınız Ramazan Bayramınız canı gönülden kutlarım.

 

Bu haber 848 defa okunmuştur.
Delicious  Facebook  FriendFeed  Twitter  Google  StubmleUpon  Digg  Netvibes  Reddit
YAZARIN DİĞER YAZILARI