
Yenilenebilir enerji üretimi artıyor ama fosil yakıtların tüketimdeki payı azalmıyor


Fosil yakıtlara dayalı enerji üretimi gezegenimizdeki yaşamı bütünüyle tehdit ediyor. Enerji ihtiyacını yenilenebilir kaynaklardan sağlamak mümkün olsa da, iklim ve enerji krizini çözmek için bundan daha fazlasını yapmamız gerek.
Yenilenebilir enerji üretimi artıyor ama fosil yakıtların tüketimdeki payı azalmıyor
Fosil yakıtlara dayalı enerji üretimi gezegenimizdeki yaşamı bütünüyle tehdit ediyor. Enerji ihtiyacını yenilenebilir kaynaklardan sağlamak mümkün olsa da, iklim ve enerji krizini çözmek için bundan daha fazlasını yapmamız gerek. Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği olarak, krizlerle başa çıkmanın yolunun; üretim, paylaşım ve tüketim yöntemlerimizi gezegendeki yaşamın sürdürülebilirliği yönünde yeniden tasarlamaktan geçtiğini savunuyoruz.
Gezegenimizde bildiğimiz anlamda yaşamı tehdit eden iklim krizinin başlıca nedeni olan fosil yakıt ağırlıklı enerji üretimi ve tüketimi gün geçtikçe artıyor. Milyarlarca insan olarak her an enerji tüketiyoruz ve tükettiğimiz enerjinin bedeli gün geçtikçe yükseliyor; kuraklık, seller, su ve gıda kıtlığı, orman yangınları, salgın hastalıklar, çatışmalar, göçler? Bu bedelleri ödemek istemiyoruz ama iklim krizinin başlıca sorumlusu olan enerji üretim yöntemlerinden ve giderek artan enerji talebinden de vazgeçmiyoruz.
Enerji krizini ortaya çıkaran yöntemlerden vazgeçmeden krizi çözemeyiz. Fosil yakıtlardan vazgeçip yenilenebilir kaynaklardan enerji üretmenin çok daha ötesine geçmemiz ve yaşam biçimimizi, üretim, paylaşım ve tüketim yöntemlerimizi acilen dönüştürmemiz gerek. Bir yandan doğa dostu, sürdürülebilir ve yerel üretim ve tüketim biçimlerini hayata geçirirken, diğer yandan da tüm sektörlerde doğal varlıkları gözeten adil bir paylaşım ve kullanıma yönelmemiz gerekiyor. Ve bu dönüşümün başarılı olması ancak hükümetlerin, şirketlerin, kurumların ve bireylerin hep birlikte sorumluluk alması ile mümkün.
Enerjinin bütün maliyetlerini dikkate almak
Sağlık ve Çevre Birliği (HEAL ? Health and Environment Alliance) tarafından yapılan bir araştırma kapsamında hazırlanan “Kronik Kömür Kirliliği ? Kümülatif Sağlık Etkileri Özel Raporu”na göre, halen çalışır durumda olan kömür santralleri, 55 yılda 4,8 trilyon lira sağlık maliyetinin yanı sıra 200 bin erken ölüme neden oldu. İklim değişikliğinin etkileriyle birlikte, sağlık ve çevre maliyetlerine rağmen Türkiye’de kullanıma sunulan enerjinin %83,3’ü fosil kaynaklardan (kömür, petrol ve doğalgaz) sağlanıyor. Öte yandan, Türkiye’de 2021’de üretilen elektriğin %16,8’ini; köylünün tarlada, bahçede, evde kullandığı suyun önüne set çeken pek çok ağacın kesilmesi ile birlikte karasal ve sucul ekosistemleri geri dönüşü olmayacak şekilde tahrip eden hidroelektrik santraller (HES) üretti.
Bu veriler bize enerjinin sadece üretim, işletim ve dağıtım maliyetlerini değil, çevre ve sağlık maliyetlerini de azaltmaya yönelik planlar yapmamız gerektiğini gösteriyor.
Günümüz enerji kaynakları ve üretim yöntemlerinden bir anda vazgeçmemiz imkansız olsa da bilimsel raporlar, fosil yakıtların enerji üretimindeki payının kademeli şekilde azaltılarak, enerji arzının tamamının yenilenebilir kaynaklardan karşılanabileceğini belirtiyor. Güneş ve rüzgar gibi sınırsız kaynakların yanında biyokütle gibi temiz enerji kaynakları da dünyada giderek yaygınlaşıyor.
Yenilenebilir enerji üretimi artıyor ama fosil yakıtların tüketimdeki payı azalmıyor
Küresel enerji verileri, sanılanın aksine, yenilenebilir enerjideki büyümeye rağmen fosil yakıtların tüketimdeki payının değişmediğini gösteriyor. 21. Yüzyıl Yenilenebilir Enerji Politikaları Organizasyonu’nun (REN21) “2021 Yenilenebilir Enerji Küresel Durum Raporu”na göre, 2021’de dünyada devreye alınan yenilenebilir enerji kapasitesi bir önceki yıla göre %30 artış kaydederken, fosil yakıtların toplam enerji tüketimindeki payı %80 ile 10 yıl önceki seviyesiyle aynı kaldı. Türkiye’de de elektrik üretiminde benzer bir tablo ile karşı karşıyayız; iklim krizine neden olan fosil yakıtların elektrik üretimindeki payı son bir yılda %58’den %64’e çıktı.
Çözüme giden yol, aşırı tüketime sınır koymaktan geçiyor
Hükümetlerin emisyon azaltımı hedeflerine ulaşma yönünde verdikleri sözler ve yenilenebilir enerji kaynakları konusundaki yatırımları yeterli değil. Sürdürülebilir ve adil bir dönüşüm yönünde acilen kararlı adımların atılmasına ihtiyaç var.
Bilim insanları ve teknoloji yatırımcıları da atık çıkarmadan yaygın ve adil biçimde kullanılabilecek enerji üretim yöntemleri için çalışmayı sürdürüyor. Ancak yeni teknolojiler henüz, insanın doymak bilmez iştahının, kendi türüyle birlikte yeryüzündeki bütün varlıkları karşı karşıya bıraktığı felaketleri önleyemiyor. Refaha ulaşmanın yolu, ihtiyaç listelerini sonsuza uzatarak daha fazla üretmekten değil; temiz üretimin yollarını ararken tüketimi de azaltmaktan geçiyor.
Türkiye’de sektör bazında enerji tüketiminin değerlendirildiği, TMMOB Makina Mühendisleri Odası Enerji Çalışma Grubu tarafından hazırlanan “Türkiye Enerji Görünümü 2021” başlıklı rapora göre, 2020 yılında en yüksek tüketimin %24,8 ile sanayi ve %22,9 ile çevrim ve enerji sektöründe gerçekleştiği görülüyor.* Enerji üretim ve tüketimimiz bu şekilde devam ederse gezegenimizin sonunu getireceğine dair binlerce araştırma ve rapora sürekli yenileri eklenirken, durdurmaya yönelik çözümler ise önümüzde duruyor.
“Daha fazla” yerine “sürdürülebilir, yeterli ve adil”
Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği olarak, ekolojik yaşamın bir bütün olduğundan hareketle, gezegendeki yaşamın devamlılığının, insan topluluklarının da -doğadaki diğer bütün türler gibi- bütüne hizmet etmesiyle mümkün olabileceğini düşünüyoruz. Tüketerek felakete sürüklediğimiz gezegendeki varlığımızı sürdürmek istiyorsak, tahrip ettiğimiz ekosistemlerin kendisini onarabilmesi için harekete geçmemiz gerekiyor.
Bunun için enerjimizi yenilenebilir kaynaklardan üretmekten daha öte bir anlayış değişikliğine ihtiyacımız var. İnsanı merkeze koyan bir anlayışın yerine, dünya üzerindeki yaşamın bir bütün olarak sürdürülebileceğine, insan türünün ancak bu şekilde var olabileceğine dair bütünsel bir bakış açısını benimsememiz gerekiyor. Bu bakış açısıyla;
Merkeziyetçi enerji sistemleri yerine, yerel sistemlerin güçlenmesini,
Daha fazla karlılığın yerini sürdürülebilir ve adil paylaşıma dayalı şirket yapılanmalarının almasını; ulusal ve uluslararası hukukta buna yönelik düzenlemelerin yapılmasını,
Fosil kaynaklarla enerji üretiminden kademeli olarak vazgeçilerek güneş, rüzgar, biyokütle gibi yenilenebilir kaynaklarından üretimine geçilmesini ve bu yatırımlar gerçekleşirken toplum yararının, yerel halkın çıkarlarının, çevre ve sağlık etkilerinin hassasiyetle göz önüne alınmasını,
Doğal varlıkların tükenmesine neden olan kirletici kaynak kullanımı ve üretim yöntemleri yerine, doğal varlıkların sürdürülebilirliğinin esas alınmasını,
Enerji yatırımlarında, toplum yararının, yerel halkın çıkarlarının, çevre ve sağlık etkilerinin hassasiyetle dikkate alınmasını,
Fosil kaynaklarla işleyen kirli sistem ve teknolojilerden vazgeçilirken, iş kaybı gibi nedenlerden dezavantajlı hale gelecek topluluklar için istihdam ve sosyal güvence sağlamaya yönelik planların yapılmasını,
Daha fazla üretim ve tüketimin yerine yeterliliğin ve adil paylaşımın teşvik edilmesine yönelik adımların atılmasını öneriyoruz.
Öncelikle cevaplamamız gereken soru, “Bunu yapabilir miyiz?” değil; “Bunu yapmaya niyetli miyiz?” olmalı. Hükümetler kararlarına ekolojik ve adil bakış açısını yerleştirmeli; ekonomik sistemin tüm paydaşları gezegenin geleceğine yatırım yapmaya odaklanmalı. Hükümetler, şirketler ve bireyler olarak hep birlikte sorumluluk almalıyız. Bu gezegende insan türü olarak var olmayı sürdürmek istiyorsak, her alanda doğa ile uyumu ve işbirliğini sağlamaktan başka çaremiz yok.
* Çevrim sektörü birincil enerji kaynaklarının ikincil enerji kaynaklarına dönüştürüldüğü elektrik üretim tesisleri, petrol rafinerileri, kok fırınları gibi tesisleri kapsar.
https://www.bugday.org/blog/enerjinin-gezegene-maliyeti-artiyor/
KÜÇÜKSU RASATHANE SPOR, İSTANBUL UN GÜNDEMİNDE
Kurulduğu günden beri, sportif anlamda başarılı olmaya çalışarak, semtimize de yeni bir renk katan Küçüksu Rasathane Spor, altyapı kategorilerindeki başarılarının yanı sıra, 2.Amatör ligde de iddialı kurduğu kadro
ÜSKÜDAR’DA KENTSEL DÖNÜŞÜM İÇİN İMZA TÖRENİ GERÇEKLEŞTİ
Barbaros, Mehmet Akif, Yavuzturk ve Selami Ali Mahallelerindeki dört ayrı parselde toplam 1.068 bağımsız birimden oluşan projelerin hak sahipleriyle kentsel dönüşüm sözleşmesi imzalandı.
BTP ÜSKÜDAR MADDE BAĞIMLILIĞI VE SANAL KUMAR UYARISINDA BULUNDU
BTP Üsküdar ilçe Başkanı Yunus Ballı ve yönetici arkadaşları Üsküdar’ın çeşitli mahallelerinde Madde bağımlılığı ve sanal kumar bağımlılığına dikkat çekmek için broşür çalışmalarına devam ediyor.
ÜSKÜDAR BAĞLARBAŞI KÜLTÜR MERKEZİ YENİ YÜZÜYLE KAPILARINI AÇTI
DEDETAŞ " 31 Mart seçimlerinden sonra görevi devraldığımız günden beri tahakkuk etmiş olan tüm SGK ve vergi borçlarını ödedik."
ÜSKÜDAR’DA OTİZM FARKINDALIK ETKİNLİĞİ GERÇEKLEŞTİRİLDİ
Üsküdar Belediyesi tarafından Otizm Farkındalık Haftası kapsamında “Farklılıklar Bize Renk Katar” sloganıyla etkinlik düzenlendi.
BOĞAZİÇİ ALEVİ KÜLTÜR DERNEĞİ GENEL KURULU YAPILDI
23 MART Pazar günü dernek üyelerinin yoğun katılımı ile saat 14.00 de başladı, katılan üyeler yoklama cetveline imzalarını attılar.
TÜED'den 2000 sonrası emeklilere intibak talebi
Türkiye Emekliler Derneği (TÜED), emekli aylıklarında oluşan eşitsizliklerin giderilmesi için 2000 sonrasında emekli olanlara intibak yapılmasını talep etti.
ÜSKÜDAR BELEDİYE BAŞKANI DEDETAŞ, CHP’NİN CUMHURBAŞKANLIĞI ÖN SEÇİMİNDE OYUNU KULLANDI
Sinem Dedetaş: “Özellikle dayanışma sandıklarında yüksek bir katılım var, bütün ilçelerde takip ediyoruz. Örgütümüze tüm hazırlıkları için teşekkür ediyoruz.
ÇENGELKÖY BP PETROL OFİSİ OLDU...
Çengelköy de yılladır BP markası ile halka hizmet eden KARAKAŞ petrol şirketin Petrol Ofisine devredilmesi ile beraber artık yeni markası ile yoluna devam edecek.
SAADET ÜSKÜDAR İFTAR BULUŞMASI
Saadet Partisi Eski Belediye başkanı Yılmaz Bayat ve İlçe başkanı Hakan Tevfik Erdağı Üsküdar' ın muhtarlarıyla 11.Mart akşamı Üsküdar ilçe binasında iftarda buluştu.