SP il kadın kolları başkanı NAGEHAN GÜL ASİLTÜRK “İnsan hakları; en genel anlamıyla insana insan olduğu için, diline, dinine, ırkına, cinsiyetine, milliyetine, sosyal statüsüne ve rengine bakılmaksızın tanınan haklardır

SP il kadın kolları başkanı NAGEHAN GÜL ASİLTÜRK “İnsan hakları; en genel anlamıyla insana insan olduğu için, diline, dinine, ırkına, cinsiyetine, milliyetine, sosyal statüsüne ve rengine bakılmaksızın tanınan haklardır

Tarih 11 Aralık 2017, 17:26 YazdırBu haberi yazdır

Bugün, 10 Aralık “Dünya İnsan Hakları Günü”. İnsan hakları konusunda uluslararası hukukta en önemli belge olarak nitelendirilen “Evrensel Bildirge’nin Birleşmiş Milletler Genel Kurulunca kabul edilişinin 69. Yıldönümü.


SP il kadın kolları başkanı NAGEHAN GÜL ASİLTÜRK “İnsan hakları; en genel anlamıyla insana insan olduğu için, diline, dinine, ırkına, cinsiyetine, milliyetine, sosyal statüsüne ve rengine bakılmaksızın tanınan haklardır






Değerli basın mensupları,

Kıymetli halkımız;

 

Bugün, 10 Aralık  “Dünya İnsan Hakları Günü”. İnsan hakları konusunda uluslararası hukukta en önemli belge olarak nitelendirilen “Evrensel Bildirge’nin Birleşmiş Milletler Genel Kurulunca kabul edilişinin 69. Yıldönümü.

 

Elbette ki evrensel anlamda sadece bir günü, “Dünya İnsan Hakları Günü” olarak anmak ve sorunları tartışmakla, insan haklarının tüm dünyada kâmil manada korunması sağlanamaz, akıl almaz şekilde yaşanan hak ihlallerinin önüne geçilemez.

Saadet Partisi İstanbul  Kadın Kolları olarak, “Evrensel Bildirge’nin üzerinden 69 yıl geçmiş olmasına rağmen günümüzde “İNSANIN, İNSANCA YAŞAMA İDEALİNİN” ne kadar uzağında olduğumuza dikkat çekmek istiyoruz.

 

İnsan hakları; en genel anlamıyla insana insan olduğu için, diline, dinine, ırkına, cinsiyetine, milliyetine, sosyal statüsüne ve rengine bakılmaksızın tanınan haklardır. İnsan hakları tüm insanların hak ve saygınlık açısından eşit ve özgür olduğu kabulüne dayanır.

 Bugün gelinen noktada ise Batılı ülkeler kendi çıkarları doğrultusunda diğer ülkeleri eleştirmekte, insan haklarının temel prensiplerine aykırı olarak din, dil vb. ayrımlarla insanları ötekileştirmektedir. Özellikle ABD ve Avrupa Birliği ülkelerinde insanlık suçu olan ırkçılık hızla yükselmektedir. Özellikle son yıllarda Avrupa’da insan hakları ihlalleri had safhaya ulaşmıştır. Suriyeli mültecilere karşı tutumları, bazı Avrupa ülkelerinin sığınma taleplerini haklı bir gerekçe olmaksızın reddi ve zorla geri iadeler, Avrupa’daki insan hakkı ihlallerinin en açık göstergeleridir. Müslüman ve mülteci karşıtı gösterilerin yıldan yıla artıyor oluşu, ırkçı ve yabancı düşmanı saldırılara karşı etkin çözüm yolları aranmaması durumun vahametini daha da arttırmaktadır.

 

Mültecilerin içler acısı durumu bile AB ile ülkemiz arasında siyasi ve ekonomik pazarlık konusu yapılmakta, mülteci sorunu politik bir mesele gibi görülmektedir. Kaldı ki insanların mülteci konumuna düşmelerinde en büyük pay, Batılı ülkelerin akıl almaz hırsları ve sömürgeci anlayışlarıdır.

Dünya devletlerine insan hakları ihlalleri konusunda ders vermeye çalışan, onları yargılama yetkisini kendisinde bulan AB ülkeleri “İkinci Ülke” veya “Güvenli Bölge” gibi tampon bölgeler oluşturarak Merkez Avrupa’yı mültecilere kapatan politikalar üretmiş ve mülteci meselesini insani bir sorun olarak kabul etme ve bu bakış açısı ile çözüm önerileri geliştirilme gibi bir niyet ve çabası içinde olmamışlardır.

 

Her geçen gün binlerce insan yaşam, barınma, beslenme, sağlık, eğitim gibi en temel insan haklarından mahrum kalmaktadır.

 

Açık ve seçik olarak görülüyor ki dünya devletlerinin müşterek hukuku materyalizme kurban edilmiştir ve edilmektedir.

 

Yaşama hakkı, mülkiyet hakkı hiçe sayılmış, kültür ve medeniyetler tahrip edilmiştir.

 

Irak, Afganistan, Pakistan, Sudan, Somali, Orta Afrika, Libya, Yemen, Suriye, Mısır, Filistin, Arakan, Sri Lanka, Çeçenistan, Kırım, Doğu Türkistan ve daha nice halkı Müslüman ülkeler yokluk, savaş, zulüm ve acıya terk edilmiş durumdadır. Dünya genelinde yüz binlerce Müslüman, evlerini terk etmek zorunda kalırken, yine yüz binlercesi serbestçe ibadet etmekten eğitime en temel insani haklardan dahi mahrum bırakanlar ve bunlara sessiz kalanlar ne tezattır ki barış çığırtkanlığı yapmaktadır.

“Böl-parçala-yönet” politikalarıyla Ortadoğu’yu daimi istikrarsızlıkların ve kan gölünün merkezi haline getiren ırkçı emperyalizm, yeniden bölüp parçalamak için fırsat kollamaktadır.

 

Son olarak, ABD Başkanı Donald Trump,ın ''artık resmi olarak Kudüs'ün, İsrail'in başkenti olarak tanınmasına karar verdim,” açıklaması uluslararası hukukta kabul edilemez açıklamadır.

Saadet Partisi Kadın Kolları olarak buradan Amerikan halkına soruyoruz, yöneticilerinin ülkesinin ve halkının güvenliğini riske atacak kadar İsrail'i desteklemesine acaba daha ne kadar göz yumacaklar. Şunu hiç akıllarından çıkarmamalıdırlar ki ABD’nin çıkarları zedelenmeye, eski gücünü kaybetmeye, yerini yeni bir devlet doldurmaya başladığında İsrail, yükselen yeni güç merkeziyle işbirliği yapmaya çoktan başlamış olacaktır.

 

İsrail, varlığını iki ayrı dünya savaşına borçlu bir terör devletidir ve insanlık tarihinin en eski şehirlerinden olan Kudüs’te insanlığa karşı suç işlemektedir.

Kutsal Kudüs şehrinin coğrafi, demografik ve tarihsel niteliğini ve statüsünü değiştiren tüm bu girişimler geçersizdir. İşgal altındaki Filistin halkının yaşadığı işkencelerin son bulması hukuksuz girişimlerin derhal durdurulması gerekmektedir.

 

Filistinlileri kendi vatanlarında göçe zorlayan, kutsal Kudüs şehrinin karakterini ve statüsünü değiştirmeye, yasadışı olarak elde etmeye çalışan işgalci siyonist İsrail politikaları uluslararası hukuka göre insanlığa karşı işlenen suç niteliğindedir. 

 

Âlemlere rahmet olarak gönderilen son peygamberin ”ey insanlar Rabbiniz birdir, babanız birdir, hepiniz Âdem’in çocuklarısınız” hitabına mazhar olan insanlık, hırs, kin, nefret öğretileriyle hareket eden, “ya öleceksiniz, ya kölemiz olacaksınız” diyen zihniyetin güdümünde kalarak dünyada hak ve özgürlükler nasıl tesis edilecek, barış nasıl gelecek?

 

İnsanı, insan yapan şey, öncelikle akletmesidir. Aklediyor olması, özgür olmasını zorunlu kılar.

İnanç sistemimizin kendisi bir özgürlük projesidir ve özgür bir bireyi inşa etmeyi hedefler.

Yüce yaratıcımız yeryüzünün sorumluluğunu, ruhundan üflediği ve tüm saplantı ve bağlantılarından uzaklaşarak, özgür olmasını istediği insana yüklemiş, bir ölçüde onu yeryüzünün efendisi kılmıştır.

İnsanoğlu ya özgürleşerek yeryüzünü imar edecektir ya da arzularının tutsağı ve kan akıtıp, fitne çıkaran bir varlık olarak onu harap edecektir. İnsanlık tarihi de aslında bu mücadelenin bir tarihidir.

Bizler Milli Görüş Hareketi’nin mensupları olarak yeryüzünü imar etme, barış medeniyetini tesis etme mücadelesini ne pahasına olursa olsun verme çabasındayız.

AB’yi tek ve geçerli “Medeniyet Projesi”, ABD’yi ise “Stratejik Müttefik” olarak ilan eden zihniyet, “Güçlü ve Bağımsız” bir devlet olmaktan bahsedemez ve ne ülkemize ne coğrafyamıza ne de dünyaya barış getiremez.

Yakın gelecekte milletimizin teveccühü ile Milli Görüş’ün tek temsilcisi olan Saadet Partisi, yönetime gelir gelmez ilk icraat olarak D-8 teşkilatının bayrağındaki 6 yıldızın temsil ettiği ilkelere dayalı Yeni bir Adil Dünya düzenin kurulmasına öncülük edecek bir birliğin küresel bazda kurumsallaşmasını sağlayacaktır.

? Barış̧ ve saadetin sürekli kılınması için “çatışma” değil, “diyalog” esas alınacaktır.

? Barış̧ ve huzuru “çifte standart” ile değil, “adalet” ile tesis edilecektir.

? Barış̧ ve dayanışma, ayrıcalıkları barındıran “üstünlük ve tekebbür” ile değil, bütün insanlar arasında “eşitlik” ilkesinin uygulanması ile sağlanacaktır.

? Küresel barış̧ “sömürü” ile değil, “adil paylaşımla” sürdürülebilir kılınacaktır.

? İnsanların huzur ve mutluluğu için her çeşit “baskı ve dayatma” kaldırılacak, her alanda “insan hakları, özgürlük ve demokrasi” egemen kılınacaktır.

Bu esaslardan birini yok sayarak, barışın inşa edilmesi mümkün değildir.

Biz Milli Görüşçüler olarak İnsan hak ve özgürlüklerinin herkes için korunup hayata geçirildiği, sömürüsüz bir dünya istiyoruz.

Milletimizin tüm evlatlarını da insan hak ve özgürlüğüne ve insanlığın geleceğine sahip çıkmaya çağırıyoruz.

Bütün bunların gerçekleşmesi için bizler; bu yolda takatimizin sonuna kadar çalışmaya ve özlenen adil Yeni Bir Dünya'nın kurulmasına yardımcı olmaya kararlıyız. Gayret bizden, zafer Cenabı-ı Hak'tandır.

 

 

 

 

 

 

                                                                         NAGEHAN GÜL ASİLTÜRK

SAADET PARTİSİ İSTANBUL KADIN KOLLARI BAŞKANI

 

Bu haber 519 defa okunmuştur.
Facebook  Twitter  FriendFeed  Google  StubmleUpon  Digg  Netvibes  Reddit
DİĞER HABERLER