Dostluk ve Siyasi Hoşgörü.

Yalçın Soysevinç
Tarih 26 Temmuz 2011, 15:45
Dostluk ve Siyasi Hoşgörü.

Sevgili okurlarım bu ay köşeme internetten bir arkadaşımın gönderdiği güzel bir dostluk öyküsünü taşımak istedim sizlerin de beğeneceğini umuyorum. Dostluklar arkadaşlıklar çok önemli siyasi hırslara kurban edilmemeli. Seçim öncesi dönem parti liderlerinin de katkısıyla oldukça gerilimli geçti o gerilim vatandaşa ve partililere de geçti seçim sandıklarının başında görev alanlar çoğunlukla kibardılar ama bazı provakatörler birbirlerine laf çakmayı ihmal etmediler. Unutmasınlar seçilenler Ankara’da görevlerinin başına geçecekler ama bizler Üsküdar da Çengelköy de yaşamaya devam edeceğiz. Farklı görüşe ve düşünceye saygı dostluğun temeli olmalı. Çevremizde pek çok siteler ve ferdileşemeyen kooperatifler var bunların yönetimleri farklı siyasi görüşlerde ki yöneticiler tarafından oluşuyor. Buralarda yöneticiler fayda esasına göre seçiliyor siteye fayda sağlayanlar bir daha seçiliyorlar yetki alıyorlar ve bu yetkilerini site sakinlerinin ortak mutluluğu için kullanıyorlar. Siyasi hoşgörünün en üst düzeyde olduğu Ata 2 sitesi ve benzeri kooperatif yönetimlerinin örnek alınmasını diliyorum.

Kavanoz ve iki fincan kahvenin hikayesi .
Bir gün bir felsefe profesörü, elinde bazı malzemelerle derse gelir. Ders başladığında; Hiçbir şey söylemeden, önüne büyükçe kavanozunu alır.

Sonda da kavanozu ağzına kadar tenis topları ile doldurur.

Ardından öğrencilerine kavanozun dolup dolmadığını sorar… Bütün öğrenciler hep bir ağızdan dolduğunu söylerler.

Bunun üzerine; profesör önündeki kutulardan birinden aldığı çakıl taşlarını, kavanoza döker. Çakıl taşları kayarak, tenis toplarının aralarındaki boşlukları doldurmaya başlar.
Profesör yeniden kavanozun dolup dolmadığını sorar.
Öğrenciler yine hep birlikte evet doldu’ derler. Profesör bu defa da, masanın üzerindeki diğer kutuyu eline alır ve içindeki kumu yavaşça kavanoza döker. Tabii ki kumlar da çakıl taşlarının aralarındaki boşlukları doldurur. Profesör yine aynı soruyu sorar. Öğrenciler de yine koro halinde ‘evet doldu’ derler. Profesör bu kez ise masanın altında hazır bekleyen iki fincan kahveyi alır. Başlar kahveyi kavanozun içine dökmeye.

Bu kez de kahve de kumların arasında kalan boşlukları doldurur. Bunun üzerine öğrenciler gülmeye başlar.

Ardından profesör öğrencilerine nasihat etmeye başlar;‘Bu kavanoz sizin hayatınızdır. Tenis topları; Hayatınızdaki önemli şeylerdir. Yani aileniz, çocuklarınız, sağlığınız, arkadaşlarınız gibi.Diğer şeyleri kaybetseniz de, bunlar hayatınızı doldurmaya yeter. Çakıl taşları ise; Sizin için daha az önemli olan diğer şeylerdir. Yani işiniz, eviniz, arabanız gibi. Kum ise; diğer ufak tefek şeylerdir. şayet kavanoza önce kum doldurursanız; Çakıl taşlarına ve özellikle de tenis toplarına yeterli yer kalmaz. Aynı şey hayatımız için de geçerlidir. Vaktinizi ve enerjinizi ufak tefek şeylere harcar, israf ederseniz; Bu defa da önemli şeyler için vakit kalmayacaktır. Dikkatinizi mutluluğunuz için önemli olan şeylere çevirin. Çocuklarınızla oynayın. Sağlığınıza dikkat edin. Sevdiklerinizle yemeğe çıkın. Evinizin ihtiyaçlarını karşılayın. Öncelikle tenis toplarını kavanoza yerleştirin. Öncelikleri, sıralamayı iyi bilin.Gerisi hep kumdur…’ Bu arada bir öğrenci merakla şu soruyu sorar; ‘Hocam peki, o iki fincan kahve nedir?

Profesör gülerek cevaplar; Bu soruyu bekliyordum.
 
 
Hayatınız ne kadar dolu olursa olsun;Her zaman dostlarınız ve sevdiklerinizle bir fincan kahve içecek kadar yer vardır.
Bu haber 1669 defa okunmuştur.
Delicious  Facebook  FriendFeed  Twitter  Google  StubmleUpon  Digg  Netvibes  Reddit
YAZARIN DİĞER YAZILARI